Kitle fonlamanın arkasında yatan temel felsefe, kalabalıkların bilgeliği olgusu ile açıklanabilir mi? Yoksa sadece risk ve getiri paylaşımının şeffaf yapılması mı bu fonlamayı cazip hale getiriyor?
Aslında ikisi de bu anlamda önemli. Yani kitle fonlamanın arkasında yatan temel felsefe bence ikisi de. Kitle fonlama sadece fikir düzeyinde firmalar için değilidr. Başlangıç seviyesinde olan firmalar ve “scale-up” yapan yani büyüyen firmalar da kitle fonlamaya çıkabiliyor. Burada firmalar için bazı kriterler var: Örneğin firmanın yaşının belli bir yılın ve gelirinin belli bir düzeyinin üstünde olmaması gerekiyor. Burada kalabalıklığın bilgeliği şu manaya geliyor: Dünyada çeşitli yatırım enstrümanları ve girişim sermayesi yatırım fonları var. Sadece bir kişi firmaya yatırım yaptığı zaman; girişime bir kişilik fon desteği verilmiş oluyor. Ama kalabalıklar yatırım yaptığı zaman yani kalabalıkların bilgeliğinde, girişimcilere mentorluk imkânı da ortaya çıkıyor. Mesela bir “start-up”ınız var. Size yaklaşık 1.000 kişi yatırım yaptı o 1.000 kişi içerisindeki 10-100 kişinin ya da daha fazla kişinin ilgi alanında olan bir yatırım karşımıza çıkıyor. Ve o insanların aynı zamanda sizinle iletişime geçme imkanları oluyor, hatta genel kuruluna katılma imkânı da oluyor. Tüm bu iletişim sonucunda firmanın gelişim sürecinde “start-up”lara gelişim mentorluğu imkânı sağlanmış oluyor. Bunların dışında kalabalıkların bilgeliğinin bence en önemli ayaklarından bir tanesi marka elçiliği. Örneğin benim bir “start-up”ım var ve siz üçünüz bana yatırım yaptınız. Böylece benim 3 kişilik bir marka elçi grubum oluyor. Eğer 1.000, 10.000, 100.000 kişi yatırım yaptığı zaman, sizin sahada aslında bir marka elçiliği kitleniz oluşuyor. Biz çıkardığımız “start-up”larla bunların hepsini yaşıyoruz. Üçüncü sacayağı da bence ürün pazarlama desteği. Mesela sizin X adlı mobil oyununuz var. Bu mobil oyuna yatırım yapanlar hem oynuyorlar hem de oyununuzu etraflarındaki insanlara anlatıyorlar, destek veriyor. Bööylece hem mentorluk, hem PR, hem pazarlama bağlamında marka elçileri anlamında bir destek oluşuyor. Diğer taraftan risk ve getiri paylaşım şeffaflığı çok önemli bir mesele ki ülkemizde kitle fonlama regüle edildi, yani kanuni bir altyapı oluşturuldu. Burada girişimcilerin ve yatırımcıların dikkat etmesi gereken sorumlulukları var. Gerçekten şeffaf bir ortam var. belki de kitle fonlamalarda en önemli meselelerden bir tanesi fonu toplayan taraf oluyor. Biliyorsunuz ülkemizde bir çok olumsuz fon toplama hikayesi var. Mesela son dönemlerde Çiftlik Banklar, Thodex’ler… Globalde ise kripto FX hikayesi oldu. Kitle fonlamada fon devlet tarafından toplanıyor. Yani siz bir “start-up”a Fonangels ya da diğer lisanslı firmalarda yatırım yaptığınız zaman sizin yatırdığınız para kitle fonlama platformuna gitmiyor. Yani kampanya süreci tamamlanana kadar fon devletin bir kurumu olan Takasbank’ta toplanıyor. Kampanya süreci bittiği zaman fon girişimciye aktarılırken girişimci bu fona karşılık vermiş olduğu hisseyi yatırımcıya dağıtmış oluyor. Dolayısıyla burada şeffaf bir süreç ve regülasyon ile kurumların entegrasyonu söz konusu. Bununla birlikte “start-up”lara yatırım yapmak başlı başına risk barındırıyor. Ama riskin ve kazancın doğru orantılı olduğunu unutmamamız gerekiyor. Bugün gurur duyduğumuz Getir gibi bir firmamız var. Peak Games 2018-19’larda ciddi bir sirkülasyon yarattı ve girişimcilik ekosisteminde girişimcilerimize özgüven kattı. İleride Unicorn ya da Decacorn olacak firmalarımıza bugün yatırım yapmak çok riskli değil. Yani riskiniz %3-5-10 gibi rakamlarda olur ama kazancınız da bu bağlamda doğru orantılıdır. Yani siz bir miktar riskle bugün decacorn olmuş bir girişime bile yatırım yaptığınız zaman yani bir riskli kazanç elde edersiniz ama bugün Getir’e ya da Peak Games’e 3 yıl önce 5 yıl önce yatırım yapsaydınız yatırım yaptığınız rakamın bugün binlerce kat büyümüş olurdu. Dolayısı ile “start-up”lar başarılı olduğu zaman çok ciddi gelir elde etme imkânı ortaya çıkıyor. Aslında risk dağıtıldığında; yatırımınız başarısız olsa bile çok canımızın yanmayacağı yatırımlarla sürece dahil oluyorsunuz. Bugün başarılı büyük firmalara işte milyonlarca dolar yatırım yapılırken; kitle fonlama ile yeni girişimlere 1.000 TL, 10.000 TL hatta 1 TL’ye kadar yatırım yapma imkânı veriliyor. Bugün e-devleti olan, T.C. kimlik numarası olan herkes girişimlere 1 TL’ye kadar yatırım yapabiliyor. Son olarak şunu söyleyebilirim ülkemizde yatırımcılık parası olan ya da ekonomiyle ilgilenen bu alanlarda çalışmalar yapmış nitelikli yatırımcıların meselesi iken; kitle fonlamayla yatırımcılık topluma aktarılmış, tabana yayılmış oldu. Herkes bir girişimi olabilir öğrenci, memur, iş adamı olabilir hiç fark etmez bütçesi, imkânı dahilinde de girişimlere yatırım yapma imkânı var. Dolayısıyla kalabalıkların bilgeliği benim için çok önemli. Kitlelerin bir araya gelmesi ile “start-up”ların risk ve getiri paylaşımının gerçekten şeffaflık ve regülasyon ortamında sağlanması da bence bu ekosistemi cazip hale getiriyor.
Türkiye’de kitle fonlamanın gelişmesinin özellikle hangi alanlardaki girişimleri teşvik edeceğini düşünüyorsunuz? Her girişim alanı kitle fonlama için uygun mu?
Kitle fonlama aslında ülkemizde yaklaşık 10 yıldır var. Fakat 2019’da regülasyon tamamlandı ve sonrasında lisans alan kurumlar kitle fonlama çalışmaları yapmaya başladı. Resmi lisans süreci en az bir yıl, bir buçuk yıl sürüyor. Uygun görüldüğünüz takdirde yazılım entegrasyonu da uzun bir süre alıyor. Regülasyon dışında bir işlem yapamıyoruz, her şey kanuni çerçevede yürüyor. Bizim ve girişimcinin sorumlulukları var. Tebliğdeki ifade üzerinden söylüyorum: Şu an üretim ve teknoloji tabanlı firmalar kitle fonlamaya çıkabiliyor yani siz geleneksel bir firmaysanız ya da gıda firmasısınız, bu firmalar eğer bir inovasyon bir teknoloji altyapısı yoksa kolay kolay çıkamıyor; girişiminizi teknolojiye uyarlamanız gerekiyor. Dolayısıyla burada kitle fonlamada teknoloji ve üretim projelerinin çok daha fazla destekleneceğini düşünüyorum. Çünkü ülkemize baktığımız zaman gençlerimiz teknoloji alanında yazılım, bilişim, yapay zekâ ve birçok mobil oyun alanında da projeler geliştiriyorlar. Az önce bahsettiğim gibi unicorn firmalarımızın çıkmasıyla birlikte girişimcilerimizde gerçekten bir özgüven söz konusu oldu. Ben bunu çok olumlu görüyorum. Önümüzdeki süreçte teknoloji ve üretim tabanlı “start-up”ların “scale-up”ların bu süreçlerde teşvik edileceğini düşünüyorum. Tabii Fonangels olarak bizim odak noktamız teknoloji. Bu bağlamda start-upları kitle fonlamaya çıkarmaya çalışıyoruz. Odak noktamız teknoloji ama radarımızda üretim ve tarımda inovasyon dediğimiz ve üretim eksenli durumlar da var. Ben teşviklerin bu bağlamda gideceğini düşünüyorum.
Türkiye’de kitle fonlama düzenlemeleri nispeten yeni sayılır. Ancak önemli bir ilerlemenin de olduğunu görüyoruz. Kitle fonlamanın hangi ayaklarının iyileştirmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorsunuz?
Dünyada aslında 20 yıldır bu çalışma var. City of London ya da Silikon Vadisi’ni örnek verebilirim. Silikon Vadisi’ni Silikon Vadisi yapan aslında kitle fonlamadır. Binlerce onbinlerce projenin orada kitle fonlama tarafından fonlandığını görüyoruz. Ülkemizde yeni nesil bir yatırım enstrümanı ve burada kurumlarımızın entegrasyonunun ve regülasyonunun çok hızlı olduğunu görüyorum. Sermaye Piyasası Kurulu tarafından ve diğer Takasbank, merkezi kayıt kuruluşu, e-devlet altyapısı çok önemli. Şu an baktığımız zaman yüze yakın, belki de yüzü aşmış ülkede kitle fonlama var. Yani ülkelerin gündeminde ama regülasyon yani kanun altyapı kaç tane ülkede var diye baktığımız zaman 10 tane ülkede yok diye biliyorum. Ülkemiz bu süreci, regülasyonu en hızlı domine eden ülkelerden bir tanesi oldu. Geliştirmeye ihtiyacı olduğunu düşündüğüm üç kısım görüyorum; bir tanesi girişimcilik ayağı, bir diğer ayak yatırımcı ayağı, son ayak da kurumlar; yani hem devlet kurumları hem de VC dediğimiz girişim sermayesi ve yatırım fonları. Girişimci tarafımızda bence çok sorun yok yani girişimcilerimiz fazlasıyla proje üretiyorlar. Ben de 2001 yılında kendi şirketini kurmuş bir girişimciyim. Üniversiteye ilk başladığım yıl şirketimi kurmuştum. Yaklaşık 20 yıllık ticari bir serüvene sahibim. 2000 yılında zannediyorum ODTÜ’de ilk teknopark kuruluyor, 2001’de TÜBİTAK’ta bir teknopark kuruluyor. Şu an yaklaşık 100 tane teknopark var. Bakın teknoparklarda binlerce on binlerce fikir, proje var, girişimcilerimiz ürün üretiyorlar, proje yapmaya çalışıyorlar. Girişimcilik tarafımızın git gide kuvvetlendiğini görüyorum. Bence girişimcilik tarafımızda sıkıntı yok ama; yatırımcı tarafımızın güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugün Avrupa’ya Amerika’ya baktığımız zaman yatırımcıların %90’ını kitle fonlamalara, “start-up”lara, teknoloji firmalarına, borsa eksenli önemli firmalara yatırım yaptığını görüyoruz. Bizim ülkemizde ise biraz tam tersi gibi ama bu iyileşiyor. Toplumumuzda %90 hala taşa toprağa yatırım yapmak gibi bir algı var. Yatırımcı algımızın gelişmesi gerekir diye düşünüyorum. Tabii bununla birlikte şöyle bir sıkıntı var; biz toplum olarak müthiş girişimci ruha sahip bir milletiz ama aynı zamanda köşeleri çok hızlı dönmek isteyen yani yatırımları çok hızlı realize olup geri dönüşlerini bekleyen bir kitleyiz. Mesela bugün yatırdım, yarın ne kazanacağım diye bakan bir kitleyiz. Avrupa ve Amerika’da yatırımcılar özellikle borsa eksenli yatırımlar yaptıkları zaman yaklaşık iki yılda yatırımdan çıktıklarında; erken çıktık diyorlar, yani yatırımımızı erken bozduk ya da erken sattık diyorlar. Biz de iki yıl çok uzun bir süre. Yani borsada ya da herhangi bir ürüne yatırım yapıldığı zaman bir ay eğer o elimizde ise karıncalanma başlıyor hala satılmadı diye. Genel algıdan bahsediyorum nitekim o kitle fonlama yani başlangıç seviyesinde ya da start-up’ların fonlaması olduğu için uzun soluklu bir çalışma oluyor. Yani girişimcilerin 2 yıl 3-5 yıl gibi beklenmesi gerekebilir. Bakın hala bugün unicorn veya decacorn olmuş firmalarımızın hala temettü dağıtmadığını görüyorsunuz ki şirket hala büyüyor, marka değeri büyüyor borsada işlem görüyor ama hala temettü dağıtmıyor; çünkü şirket büyüyor. Yani dün 10 çalışanımız vardı bugün 1.000 çalışanımız var işte yarın 100.000 çalışanımız olacak diye bakılıyor. Dolayısıyla yatırımcı algısının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte KOSGEB, kalkınma ajansları gibi çok değerli kurumlarımız var. Bununla birlikte çok önemli yatırım firmaları da faaliyet gösteriyor. Bu ayaklar gelişirse bence çok iyi olur. Kitle fonlamayı bir anda toplumun bütün dinamiklerine yayacak iki unsur var: Birincisi bugün yeni başladığı için start-uplar yeni yeni konumlanıyor başarı hikayeleri ortaya koyan start-up’lar çıktığı zaman yani girişimci yatırımcıya kazandırdığı zaman hele hele bu start-up’lardan bir tanesi unicorn olduğu zaman. bakın kitle fonlaması çıkan bir start-up unicorn oldu ve ben ya da işte 1.000 kişi 500 kişi 100 kişi yatırım yapmıştık ben de onlardan birisiyim bakın 1x, 10x, 100x kazandık gibi olduğu zaman kitle fonlamanın çok hızlı dikeyde büyümeye gideceğini düşünüyorum. Katıldığım konferanslarda gençlere soruyorum kitle fonlamayı duyan var mı, bir iki kişi el kaldırıyordu şu an bu 10’lara çıktı yatırım yapan var mı diye sorduğumda, geçen sene yoktu bu sene yatırım yapanlar çoğalmaya başladı. Geçen mesela bir konferansa katıldım. Kriptosu olan var mı dediğim zaman, %70-80’i el kaldırmıştı. Kriptoya ya da diğer yatırım enstrümanlarına karşı birisi değilim. Nitekim oralara da destek verecek çalışmadır kitle fonlama. Fakat burada kitle fonlamanın yatırımcıya kazandırılmasıyla birlikte tıpkı kriptoda olduğu gibi insanlara kazandırmaya başlayınca aslında insanlar yatırım yapmaya başladı. Girişimler, start-uplar ülkemizden girişimler olduğu için aslında bizim çocuklarımıza, gençlerimize girişimcilerimize yatırım yapıyoruz. Dolayısıyla reel bir iş var reel bir çalışma var bu reel çalışmayla birlikte girişimcilerin yatırım almasıyla ve yatırımcıya kazandırılmasıyla birlikte dikeyde büyüyecek. Son olarak ikincil piyasa dediğimiz bir kavram var. Örneğin bugün borsada alım satım yapabiliyorsunuz. Ancak bunların ikincil piyasaları daha oluşmadı. Bu bağlamda SPK, Borsa İstanbul’a talimat verdi, kendi bünyelerinde ikincil piyasalarını oluşturacaklar. Bizler de bu bağlamda bir çalışma yapıyoruz. İkinci piyasa dediğimiz yani bugün bir kitle fonlamada bir yatırım yaptığınız zaman, bunu yarın olmazsa öbür gün ya da bir ay bir yıl sonra rahatlıkla alım satım platformuna kendi sitesini koyabiliyorsa; bu da ekosistemi güçlendirecektir diye düşünüyorum. Düzenlemeler ya da bu ayaklar hızla iyileşirse ve sonuçlanırsa; ki 1 ila 3 yıl içinde ben bunların gerçekleşeceğini düşünüyorum, kitle fonlama milyonların gündeminde olacak dikey büyümede çok hızlı bir şekilde olacak diye düşünüyorum.
Geçen yıl Kasım ayında Türkiye’nin en büyük kitle fonlama kampanyasını tamamlayarak, tek seferde 18,8 milyon TL’lik yatırım topladınız. Bu kampanyanın sürecini, diğer kampanyalardan farklı taraflarını ve buna benzer kampanyaları için tespitlerinizi öğrenebilir miyiz?
Macellan’ın 4 dikey firması var. Biz Alternatif Super-app isminde bir firmayı yatırım turuna çıkardık. Sakarya Üniversitesin’de de kullanılıyor. Alternatifin ortağıyım şu an ve çok önemli firmalarda şu an kullanımda. Macellan’ın CEO’su Göktürk Bey şu an 30 yaşlarında. Sekiz yıllık bir mazisi var. 2014’te şirketi KOSGEB destekleriyle kurdular. Türkiye Odalar Borsalar Birliği’nin en hızlı büyüyen 100 firma sıralamasında. Bu arkadaşlar şu an Türkiye’nin altıncı firması ve çok hızlı ilerliyorlar. 200’e yakın yazılım geliştirici bünyelerinde çalışıyor. Neden böyle bir firmayı çıkardık dersek; bu arkadaşların dört ürünü ve dört firmaları var. Hepsi Macellan başlığı altında yürüyor ve başarı hikayeleri var. Üçününde başarıları var ve bu üründe de başarılı bir süreç yaşamalarından dolayı biz bu firmayı çok önemsedik. Bir PR çalışmasına çıkacaklardı, onların talepleri vardı. Fon belki onlar için en önemsiz meseleydi. “Start-up”ların fona ihtiyacı var ama bir girişimci kitle fonlamaya sadece fon için değil; PR için de çıkar. Çünkü sizin milyonlar gibi bir bütçeyle yapamayacağınız PR’ı kitle fonlama platformları size 1-2 ay gibi kısa sürede sizi milyonlara tanıtacak düzeyde aslında PR’ınızı yapıyor. Mesela alternatif 6 ay önce sonlanmış ileri düzeyde bir firma ama hâlâ birçok ortamda bu firma örnek gösteriliyor tanıtılıyor, anlatılıyor. Bununla birlikte bu firma kesinlikle bir marka elçiliği planlaması yaptı. Aynı zamanda pazar alanlarına ulaşma noktasında ihtiyaçlardan dolayı kitle fonlamaya çıkıyor. Macellan da Türkiye’nin en hızlı büyüyen altıncı firması. Alternatif Super-app çok değerli unicorn olacak bir firma. Hatta Visa 2023 yılı içerisinde ilk 10 unicorn arasında, 2024’te de ki ilk 5 unicornun arasında görüyor ben de çok kısa sürede unicorn olacağına inanıyorum. Bu firma kitle fonlama olarak bizden çıktı. Onların çıkma sebeplerinden bir tanesi kendi firmalarının personeline hisse alma imkânı sunmak ve onları hisse alımı ile birlikte içeriye almak. Bu firmalara ne kadar yatırım yaptığınız önemli değil ama hissedarsınız. Hatta Göktürk Bey geçen bana söylemişti alternatifin başındaki arkadaş bir Taksim’de bir konferans verirken oradan birisi kalkıp ben sizin ortağınızım diyor ve delikanlı 100 TL yatırım yapmış, ben 100 TL yatırım yaptım ve sizin marka elçinizim hayranlıkla sizi takip ediyoruz deyip orada sorularını sormuş, Göktürk çok onur duymuş çok mutlu olmuş. Başarılarını ispat etmiş firmaların kitle fonlama ekosistemi için bir imkan olduğunu düşünüyorum. Çünkü onlar da aslında bir risk aldı. Fikirleri fonlanmayabilirdi. Kitle fonlama da talep ettiğiniz fonu 60 gün içerisinde toplayamadığınız zaman yatırım turunda regülasyon çerçevesinde devlet sizi yatırım turunda başarısız sayıyor. Dolayısıyla diğer “start-up”lardan Macellan’ı ya da Alternatif’i öne çıkaran şu özellikleri olduğunu söyleyebilirim: Başarı hikayelerinin olması, Türkiye’de çok iyi noktalara gelmiş olmaları ve çok önemli firmaların yatırım yapma kararı. Mesela biz kitle fonlamaya çıkardıktan sonra çok önemli kurumlar ve firmalar, örneğin portföy yönetim, girişim sermayesi şirketleri ve yatırım fonları yatırım yaptılar. Yaklaşık 1.000.000 dolarlık bir yatırım aldılar ama hemen akabinde yaklaşık 4.000.000 dolarlık bir yatırım alarak 5.000.000 dolarlık bir yatırımla, yatırım süreçlerini kapatmış oldular. Kitle fonlama ekosistemi için dikey büyümeye sevk edecek etkenlerden bir tanesi buralardan başarılı firmaların çıkmasını sağlamak. Alternatif Super-app’de bu bağlamda çok hızlı bir şekilde başarı yakalayan firmalardan bir tanesi. Kitle fonlamaya çıkan firmalarımıza örnek olması gerektiğini düşünüyorum.
Lisans eğitiminizi mühendislik alanında yapıp sonrasında işletme alanında yüksek lisans yaparak ilerlemişsiniz. Kitle fonlama platformu kurma fikrinin sizde oluşumuna sağlayan arkaplan nedir?
Yaklaşık 20 yıllık ticari geçmişim var. Farklı sektörlerde firmalarımız. 2009’dan itibaren yazılım bilişim alanında firmalar kurduk. Bugün birçok teknoparkta firma sahibiyim tabii paylaşarak büyümekten yanayım. Çok ortaklı yapıları seviyorum, çok ortaklı yapıların bizim ülkemizde yaygınlaşmasını istiyorum. Ben de ilk “start-up” firmasını eksi sermayeyle kurmuş birisiyim. Yokluğun ne demek olduğunu biliyorum. Fonun girişimciler için ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyorum geldiğim noktada da bir melek yatırımcıyım. İmkânlarımız oluştuğu miktarda girişimlere yıllardır kendi çapımızda yatırım yapmaya çalışıyoruz. Ülkemizde ekonomik sıkıntılar hiç bitmiyor çünkü bizim lokomotifimiz nedir diye sorduğunuz an ekonomi, ekonomide ilk akla gelen inşaat, sonra tekstil geliyor sonra yan sanayi otomotiv dediğimiz alanlar geliyor; tabii ki bunlar olmalı. Bugün deprem sürecini yaşıyoruz sağlam konutların yapılması ve bu ekosistemin gelişmesi gerekiyor. Bizim de bu alanda yatırımlarımız var. Ancak bugün başarılı olan ülkeler, ekonomik savrulmalardan etkilenmeyen ülkeler. Bu ülkelerin ekonomideki lokomotifleri nedir diye baktığımız zaman teknoloji görüyoruz. Bizim ilk sıramız da az önce bahsettiğim üç sektör olmamalı; teknoloji olmalı. Bu bağlamda biz kitle fonlama ile birlikte teknoloji firmalarına “start-up”lara yatırım yapıyoruz. Bugünkü altı unicornumuz, decacornumuz neden 60 tane olmasın neden 600 tane olmasın. Dolayısıyla bizim teknoloji tarafına inovasyon tarafına yönelmemiz gerekiyor. Geleneksel firmalarımızda çok önemli bir yanılgı var. Yapı,sanayi ya da tekstil firmaları yatırımlarını teknoloji ve inovasyon tarafına yapmıyorlar. Ama bugün dünyada başarılı firmalara baktığımızda, kesinlikle bu firmalar yıllık gelirlerinin önemli bir kısmını ar-ge çalışmalarına ve inovasyona ayırıyorlar. Bizim ülkemizde geleneksel firmalarımızın teknoloji firmalarına yatırım yapmama gibi bir kültürü var. Bunu kırmamız gerekiyor. Girişimci tarafında da şöyle bir sıkıntı var, girişimciler de geleneksel firmaları önemsemez devamlı teknoloji inovasyon diye bakarlar ama baktığımız zaman bugün 100 yıllık geleneksel firmalar dimdik ayaktalar, belki globale çıkmamış ya da unicorn olmamış ama dimdik ayakta duruyorlar. Örneğin bugün Apple küreselde çok büyük bir marka ama Apple’dan hemen önce Nokia’lar vardı ama unutuldu. Ya da hepimizin sipariş verdiği gitti gidiyor geçtiğimiz yıl ülkemizde işlemlerini durdurma kararı aldı. Yani teknolojide bir ürün geliyor ve o ekosistemdeki diğer ürünleri bir anda alaşağı edebiliyor. Ben girişimcilere şunu söylüyorum: Teknoloji ve inovasyon odağınızı kaybetmeyin ama insan iki ayakla yürür. Dolayısı ile firmanın bir ayağı inovasyon teknoloji dediğimiz ayak olmalı diğer ayağı da geleneksel dediğimiz ayak olmalı; yani gelenekseli bırakmamalı. Geleneksel yatırımcılarımıza da iş adamlarımıza da söylüyorum yani siz geleneksel işlerinizi aman ha bırakmayın diyorum ama sizin gelir modelleriniz artarken buradaki gelir modellerinden teknoloji ve inovasyon, ar-ge, girişimcilere yatırım yapın diye söylüyorum. Kazançlarımızın vatanımıza, devletimize, girişimcilerimize, insanlığa katkı sunan tarafı olması gerekir diye düşünüyorum, ben de bu bilinçle girişimciliği önemseyen birisiyim 2009’dan beri de yani şu an 40 yaşındayım 26 yaşımdan beri girişimcilik ekosistemindeyim. Üç kuruş kazandım bir kuruşunu girişimciliğe aktarmaya çalıştım, yeni projelere yeni girişimlere destek vermeye çalıştım. Bu bağlamda ülkemizde asıl ekonomik kurtuluşun girişimcilik tarafında olduğunu gördüm. Kitle fonlamayı bana göre şu yüzden kurduk: kitle fonlama ya da melek yatırım, girişim sermayesi yatırım fonlarında bence komik rakamlarla girişimcilere yatırım yapılıyordu ve bu bağlamda girişimciler bizim ülkemizde fona ulaşamayınca Avrupa’daki Amerika’daki kitle fonlama platformlarına gidiyorlardı 2010’dan sonra şunu gördüm bizim girişimlerimiz yani teknoparklardaki girişimler bizim ülkemizde belli bir olgunluğa erişemiyor, çünkü fon ihtiyacını gideremiyor, dolayısıyla belli bir olgunluğa erişmeden yurt dışındaki kitle fonlaması ya da girişim sermayelerinin kapısını çalıyor, oralardan fon alıyor. Aslında bir proje göçü oluşuyor, son dönemde beyin göçü diye bir kavramı ben kabul etmiyorum. Beyin göçünden ziyade proje göçünün daha çok olduğunu gördüm kitle fonlama proje göçüne engel olan bir çalışma. Burada girişimler fonlanmalı, can suyunu buradan almalı, belli bir olgunluğa geldikten sonra da global marka olmalı. Kesinlikle bütün girişimcilerimizin global marka olma yolunda hedefi olmalı. Ama burada olgunlaşmalı, küreselde ise daha sonra ilerlemeli diye düşünüyorum. Girişimcilik ekosistemini desteklemek milli bir iş olduğu için girişimcilerle beraber olmak bizleri de hep genç kıldığı, her daim keyif verdiği için kitle fonlama ekosisteminde yer aldık.
6- Fonangels olarak fon desteği alan projelerin seçim süreci ve seçildikten sonraki işleyiş nasıl oluyor; bize bahsedebilir misiniz?
Bir girişimci Fonangels platformuna veya şu anda varolan sekiz lisanslı kuruma başvurabilir. Girişimci öncelikle üye olur. Üye olduktan sonra girişimci paneline girerek projesini bize gönderir. 2000’e yakın start-up son bir yıl içerisinde bize başvuru yaptı. Bütün işlemler kayıt altında bizde ve merkezi kayıt kuruluşunda güvenli bir limanda. Girişimcilerin haklı olarak genelde fikrim projem çalınacak mı gibi bir tedirginliği söz konusu oluyor. Kitle fonlama bu anlamda hem güvenilir liman. Girişimciler projelerini çok rahatlıkla sadece Fonangels’a değil diğer kitle fonlamalara da rahatlıkla sunabilirler. Orada girişimcilerimizi koruyan çok temel regülasyon dinamikleri, alt yapıları sağlanmış durumda. Normalde kitle fonlamalarda yatırım komitesi projeleri değerlendirir, yatırım turuna uygun görülen projeler yatırım turuna çıkar. Diğer kitle fonlamalardan bizi ayıran bir özellikten bahsedeceğim bizde de 11 kişilik bir proje takımı var. Proje takımımız genel projeleri inceledikten sonra girişimciye olumlu olumsuz mentorluk dönüşleri yapıyorlar. Proje takımımızdan geçen “start-up”lar ya da projeler yatırım komitemize çıkıyor. Yatırım komitemiz girişimciyi dinliyor, onayladıktan sonra da değerleme sürecine giriyoruz. Girişimci şirketine istediği değeri verebilir bunda bir beis yok ama biz kendi bünyemizde de bunu realize etmemiz gerekiyor. Girişimcinin yatırım komitesinden onayını aldıktan sonra yatırımcı, yatırım yapabilmesi için platformda 60 günlük bir kampanya sürecine tabi tutuluyor, 60 gün içerisinde girişimci talep ettiği fonu toplayabilirse yani yatırımcılar o projeye inanıp yatırım yaparsa sistem girişimciyi kampanya sürecinde başarılı sayıyor. Hemen hızlı bir şekilde kampanya sonlandıktan sonra yani fon toplandıktan sonra bir pay ihracı söz konusu yani sistem çok yalın ve güzel. E-devlet üzerinden girdiğiniz Merkezi kayıt kuruluşunun uygulaması olan e-yatırımcı diye bir uygulama var. E-yatırım devletin uygulaması aslında girişimciye fon aktarılırken hisse alınıyor yatırımcılar da yatırım yaptıkları oranlarda hisselerine kavuşmuş oluyorlar. Yatırımcıların pay arzı gerçekleştikten sonra e-yatırımcı uygulamasına girerek orada yatırım yaptıkları firma, firmanın ismi, unvanı, kıymet kodu ve kıymet senedine kadar orada değerlenmesini görüyor. Bu bittikten sonra girişimci 5 yıl içerisinde dönem dönem 6 aylık ve bir yıllık olmak üzere girişimin durumuna göre denetim raporu yayınlamakla mükellef. Platformumuzda kamuyu aydınlatma bölümümüz var. Orada girişimler kendi gelişmelerini 5 yıllık süre içerisinde orada ilan ederek yatırımcılarını bilgilendirmiş oluyor.
7. 2023 yılı başından beri teknolji şirketlerinde işler çıkarmalar, hisse fiyatlarının düşmesi, teknoloji şirketlerini finanse eden bir bankanın çökmesi gelişmelerini düşündüğünüzde, kitle fonlamanın “start-up”lar ekosisteminde gelecekteki yerini nasıl görüyorsunuz?
Tabii küresel manada zor bir süreç var. Son üç yılda, 2019’da regülasyon tamamlandı. Hatta kitle fonlamayla ilgili son tebliğ 2021 ekim ayında yayınlandı. Baktığımız zaman son 3 yıl içerisinde covid gibi önemli bir mesele, dünyada yaşanmış ekonomi sarsıcı durumlar, savaşlar var. İşte bunların hepsi başlı başına problem. Ama son geldiğimiz noktada teknoloji şirketlerini finanse eden bankaların batması özellikle Amerika’da hatta yeni yeni bankaların da batmaları gündemde. Bunlar tabii çok ciddi olumsuzluklar oluşturuyor. Yine kriptoda gelinen nokta gerçekten çok sarsıcı. Aslında klasik bir tüccar kavramını kullanacağım: Her kriz fırsatlar doğurur. Dolayısıyla küresel anlamda krizler var, ülkemizde de ekonomi anlamında krizler var, deprem de bu anlamda çok sarsıcı süreçler yaşatacak ama ben ülkemiz için de girişimcilerimiz için de bu krizlerin fırsata döneceği iyi bir dönem bekliyorum. Bakın ülkemizde 2010’dan sonrasında teknoloji girişimleri unicornların, decacornların çıktığını görüyoruz. Ama baktığımız zaman 2000-2008’de küresel bir kriz yaşandı. Bu krizde de ülke yine sarsıcı bir süreç yaşadı, bununla birlikte ülkemizde de girişimlerimiz etkilendi ama harika firmalar ortaya çıkarak çok güzel projeler çok güzel firmalar globalde harika noktalara geldi. Ben globalde yaşanan bu sürecin globaldeki yatırımcı kitlesine çok zarar vereceğini düşünüyorum ama ülkemizde çok kısa sürede bu toz bulutunun dağılacağını düşünüyorum. Tabii ki şu an kitle fonlamaya, küresel anlamda yaşanılan sıkıntılar savaşlar ve ülkemizdeki deprem süreci elbette ki yatırımcı kitleyi bir müddet etkileyecektir. Ama ben bu sürecin girişimcilerimiz için çok anlamlı olacağını, çok iyi çok önemli fırsatlar doğuracağını düşünüyorum. Kitle fonlamanın 2023’ten sonra 2024’te de yine büyüme devam edecek ama 2024’ ten sonra az önce bahsettiğim düzeyde başarılı firmalar da çıkacak diye ümit ediyorum. 5 yıl sonra bugün yapılan yatırımların birçoğu yatırımcıya kazandıracak. Girişimciler ulusaldan küresel marka olmaya doğru devam edecek ve bugün işte o 10 yılda geldiğimiz noktada altı unicorn çıkardık ve önümüzdeki 5 yıl içerisinde ben bunun en az 60 unicorna evrileceğini düşünüyorum. Çok zeki, çok değerli girişimlerimiz, girişimcilerimiz var. Teknoparklarda, kuluçka merkezlerinde çok değerli işler yapıyorlar. Yatırımcılarımızın da bu minvalde girişimcilerimizi destekleyeceğini düşünüyorum.
1983 yılında Gebze’de doğdu. Lisans eğitimini Marmara üniversitesi teknik eğitim fakültesinde yaparak mezun oldu. Gazi üniversitesi endüstriyel tasarım mühendisliği bölümünde eğitim aldı. İstanbul Üniversitesi İktisat bölümünde eğitim aldı.
Yüksek lisans eğitimini Gebze Teknik Üniversitesi İşletme Ana Bilim Dalı Yönetim ve Organizasyon alanında tamamladı. İlk girişimini üniversiteye başladığı yıl yaparak aktif ticari hayata atıldı.
20 yıllık ticari hayatında kurucusu olduğu Tercih Grup bünyesinde mühendislik, sanayi, bilişim, teknoloji, inovasyon gibi birçok girişimlerde bulunarak farklı sektörlerde şirketler kurarak yatırımlar yaptı.
Girişimci İş Adamları Vakfı’nın Gebze şubesinin kurucu başkanlığını yaptı. Aynı zamanda Müsiad ve DEİK üyesidir. Girişimcilik alanında birçok etkinlik ve projeye imza attı. Kosgeb işbirliği çerçevesinde ‘’Girişimcilik Eğitimleri’’ verdi. Birçok sivil toplum kuruluşunda aktif görev aldı. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde yapılan Girişimci Ödülleri organizasyonlarında girişimcilerin değerlendirildiği heyette jüri üyesi olarak aktif görev aldı. DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurumu) üyesi olarak DEİK Dijital Teknolojiler İş Konseyi çalışmalarına devam etmektedir.
Tübitak – Martek ve Bilişim Vadisi bünyesinde kurdukları sanayi ve bilişim şirketleri ile AR- GE çalışmaları devam etmektedir. Startup Girişim Teknolojik Yatırım A.Ş., T-Games Yazılım ve Bilişim A.Ş. ve Anibal Bilişim Teknoloji A.Ş. şirketlerinde kurucu ortak olarak yer aldı. Yönetim kurulu üyelikleri devam etmektedir.2009 yılından beri yapmış olduğu girişimcilik çalışmalarından edindiği bilgi, birikim ve tecrübeyi ortaya koyarak Girişim Kitle Fonlama Platformu A.Ş. nin kurucu Yönetim Kurulu Başkanı olmuştur.