Savaşın Kıyısında: Rusya ve Ukrayna Çatışmasının Uluslararası Ticarete Olası Etkileri

Savaşın Kıyısında: Rusya ve Ukrayna Çatışmasının Uluslararası Ticarete Olası Etkileri

Henüz pandeminin etkilerini yeni atlatmaya çalışırken bu kez güzel dünyamız 24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması ile ortaya çıkan “savaşa” şahitlik etmekte. Bu üzücü günlerde hep beraber binlerce kişinin ölümünü, milyonlarca kişinin mülteci durumuna düşmesine şahit olduk. İnsani yönden çok üzücü durumların yanında politik sonuçların ne olabileceği hususunda sürekli tartışmalar yaşanırken bizi doğrudan etkileyen önemli ekonomik sonuçlarla kısa sürede yüzleşmeye başladık. Gelecekte bu etkileri daha da hissedeceğiz; en içten temennim bu “savaşın” bir an önce sona ermesi ve yaşanan acıları hep birlikte en kısa zamanda atlatmamız. Bu günkü yazımda sizlere, yaşanan bu “savaşın” uluslararası ticaret hukukunun farklı boyutları üzerindeki etkileri yönünden kimi temel değerlendirmeler sunacağım.

Öncelikle şunu hatırlatmalıyım; burada başlıklar altında değerlendirdiğim hususlar birbiriyle sıkı bağlantı içinde olan ve bir bütünsellik içinde görülmesi gereken konulardır. Anlaşılma kolaylığı açısından konuları aşağıdaki şekilde sınıflandırarak genel bir çerçeve oluşturmaya çalışacağım: 

1) Yaptırımlar

Artan çatışma ile birlikte ABD, Birleşik Krallık ve AB ülkelerinden başlayarak Kanada ve Japonya’ya kadar bir çok ülke önemli yaptırımları ve ihracat kontrollerini uygulamaya geçirdi. Özellikle, bir çok Rus bankasına, oligarklara ve onların mal varlıklarına ilişkin yaptırımlar uygulandı ve çoğu varlıkları donduruldu. Detayı oldukça fazla ve yıllarca başımızı ağrıtacak, belki de en önemli konulardan biri; ama ne yazık ki ülkemizde pek farkında olan yok. Bu konuda, “müşterini tanı (know your costumer)” olarak ifade edebileceğim prensip ve prosedürleri hayata geçirmek, “due dillinge” yapmak oldukça önemli. Özellikle Rusya ile yapılan ihracatlarda, ithalatçının ortaklık yapısı, kontrolünün kime ait olduğu, direktörlerinin veya ortaklarının yaptırım listesine girip girmediğinin önceden bir “Yaptırımlara Uyum (sanction compliance)” programı çerçevesinde tespit edilmesi ve belgelendirilmesi gerekli.

2) Teslim Yeri ve Riskin Geçişi

Uluslararası ticarette malın teslimi ve malın zarar görme riskinin geçişinde ICC’nin geliştirdiği Incoterms kuralları uygulanmaktadır. Örneğin “EXW” denildiğinde, ihracatçı sadece ürünü kendi yükleme rampasına teslim etmekte yükümlüdür. “DAP” ise, ithalatçının yerinde, ithalat gümrük vergileri de ödenmiş olarak teslim koşulunu içermektedir. İhracatçılarımızın genel olarak kaçırdıkları nokta Incoterms koşullarına sadece maliyet planlaması yönünden bakmalarıdır. Genelde sadece navlunu ve indirme bindirme masraflarını hangi tarafın karşılayacağı özelinde dikkate alırlar. Aslında bu koşullar ürünün başına gelecek hasar veya zarar durumunda riskin ne zaman satıcıdan alıcıya geçeceğini de belirlemektedir. Örneğin İstanbul’dan Ukrayna’ya deniz yoluyla bir mal ihraç edeceksiniz. CIF teslim şekli ile anlaşıldı ve ödemeyi de aldığınızı varsayalım. Taşımayı satıcı olarak organize ettiniz malları gemiye yüklediniz; ama şunun farkında mısınız? Ürünler gemiye yüklendiğinde yolda başına gelecek bir hasar ve zarardan Satıcı olarak sorumlusunuz. Geminiz Karadeniz’deki şu anda dolaşan serseri deniz mayınlarına çarpsa ya da Rusya veya Ukrayna donanması tarafından kazara da olsa batırılsa; mal bedelini aldığınız ürünü bir daha teslim ile yükümlüsünüz! Nitekim, risk ancak mallar varış limanına geldiğinde Alıcıya geçmiş olacak.

3) Finans ve Ödeme

Rus banklarının SWIFT sisteminden çıkarılması özellikle ödeme ve kur dalgalanmaları noktasında büyük riskler ortaya çıkarmıştır. SWIFT, genel kanının aksine ödeme/fon transferi işlemi yapmamaktadır. SWIFT kabaca güvenli bir iletişim ve mesajlaşma sistemi olarak açıklanabilir. Şöyle ki, bankacılık ve finans sisteminde karşıdaki muhatabın doğru olması, iletişimin genel geçerli standartlara dayanması ve hızlı yapılması güven kurumu olan bankalar için hayati önem taşımaktadır. İşte SWIFT sistemi bunu garanti etmektedir.  SWIFT kodu olan birine bir SWIFT mesajı yolladığınızda bu kurum gerçek olduğundan ve iletişimi almaya yetkili olduğundan emin olursunuz. Böylece fonu, ödemeyi, taahhüdü gönül rahatlığı ile yapar veya tahsis edersiniz. SWIFT üzerinden bu iletişim günde 1 trilyon doların üzerinde işlem hızıyla tamamlanmakta, fon transferleri sadece birkaç günde hatta bazen saatler içinde yapılabilmektedir. İşte Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkarılması bu güvenilir, standart ve hızlı iletişimi artık yapamamasına sebebiyet vermektedir. Transfer talep edilen bankaların ve finans kuruluşlarının gerçekten var olup olmadığından emin olunamamakta, mesajların içeriği kontrol edilememektedir. Bunlar tamamlansa bile hız konusu günlerden aylara kadar sarkmaktadır. Çünkü, banka ve finans kuruluşları ancak güvenli e-posta, teleks, fax gibi araçlar ile fon transferini yaparak mutabakat kayıtlarını atabilirler. Bu hususa dikkat edilmesi gerekmektedir; bir firma veya kişinin SWIFT sistemini kullanmadığı için ödemeden kaçınması en hafif tabirle kötü niyetli bir harekettir. Ayrıca tedarik zincirlerini finanse etmek için kurulan kredi/borç sözleşmelerinde MAC Koşulu (Material Adverse Change Clause) bulunmaktadır. Bu koşula dayanarak verilen borç geri çağrılabilmektedir.

4) Taşıma Sözleşmeleri

Kriz, taşıma sözleşmelerini doğrudan etkilemektedir. Taşıma sözleşmelerinde bu tür durumlara ilişkin olarak özel hükümler bulunmaktadır. Bu kapsamda BIMCO tarafından hazırlanmış model sözleşme koşullarına (CONWARTIME 2013 clause   veya VOYWAR 2013 BIMCO War Cancellation Clause 2004) incelemek gerekmektedir. Örneğin, sözleşmede “War Risk Clause “ veya “Safe Port Clause” varsa gemi sahibi savaş bölgesine gitmeyi reddedebilir. Bu süre içinde oluşan masraflar yük sahibine ait olacaktır. Bu maddelere dikkate edilmeli ve konşimentoların iyi okunması gerekmektedir.

5) Mücbir Sebep

Politik sıkıntı, savaş yaptırımı veya ambargo meseleleri olunca genelde hemen sözleşme ile gelen yükümlüğü askıya alma veya sözleşmeyi iptal etmek için mücbir sebep maddeleri gündeme gelir. Şunu belirtmekte fayda var; mücbir sebep konusunda cevap hiçbir zaman çok net değildir. Her sözleşme kendi içinde detaylı şekilde değerlendirilmeli, etkileyen olaylara bakılmalı ve tarafların bildirim yükümlülüğü olup olmadığı incelenmelidir.

6) Siber Saldırı Riski

Çatışma ile bağlantılı olarak yerel ve global boyutta siber saldırı riskleri artmıştır. Kriz devam ettiği sürece bu risklerin katbekat çoğalacağı aşikar olup bu riskleri minimize edecek tüm teknik önlemlerin vakit kaybetmeksizin tamamlanması ve süreç boyunca gözden geçirilmesi elzemdir.   

Tavsiyeler

·       Rusya mukimi olan şirketler ve bireylerle ticari ilişkilerinizi gözden geçirmelisiniz. Rusya’da faaliyet gösteren yatırımcı, hissedar, doğrudan veya dolaylı müşteri ve diğer sözleşme partnerlerini inceleme ve değerlendirmeye almalısınız.

·       Bazı ülkelerin uyguladığı yaptırımlar sebebi ile sözleşmenizin karşı tarafı aranızdaki sözleşmeyi ifa etmeyebilir, yükümlülüklerini askıya alabilir veya sözleşmenizi tümden feshetme hakkını kendinde görebilir. Bu nedenle, karşı tarafın iddialarını çürütecek detaylı belgelendirme ve hazırlığı öncesinde tamamlamanızı ve karşı taraftan detaylı açıklama talep etmenizi tavsiye ederim.

·       Siber saldırı riskiyle ilgili olarak gerekli planlamaları gözden geçirmenizi ve organizasyonunun bütününde bir risk analizi yapmanızı öneririm.

·       Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkması fon transfer işlemlerini yavaşlatsa bile transferin yapılmasına engel değildir. Her hâlükârda karşı taraftan ödeme talep edebilirsiniz. Unutmayınız ki, dış ticaret yapan hemen hemen tüm Rus şirketlerinin yurtdışında da birer banka hesabı bulunmaktadır.

·       Sözleşmenizdeki mücbir sebep koşuluna dayanarak hareket edecekseniz lütfen buna yönelik ön şartları yerine getirdiğinizden emin olun.

·       Fiyat teklifleri ile ilgili olarak bağlı kaldığınız sürelere ve kaynak çeşitliliğine dikkat ediniz.

MURAT EREN 
Yükseköğrenimimi Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde 2002 yılında tamamladı. İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde tamamlayan Eren, Avrupa Birliği konusunda yüksek lisans yaptı.
Avukatlık yaptığı sırada özellikle Dış Ticaret yapan çok uluslu şirketlere uluslararası ticari sözleşmelerinin hazırlanması, dış  ticaret  hukuku ve uluslararası ticaret hukuku kaynaklı çeşitli uyuşmazlık çözüm süreçlerine danışmanlık yaptı.

Geleneksel avukatlık ve hukuk müşavirliği hizmetleri yerine Ege Bölgesinin önde gelen ihracatçı firmaları  ile uluslararası satım, distribütörlük, franchise, teknoloji transferi/ know-how ve acente sözleşmeleri üzerine  çalışmaktayken ihracata yeni başlamış olan girişimciler için ihracat işlemleri, fikri mülkiyet haklarının korunması, e-ticaret, ürün pazarlama, müşteri bulma ve müşteri analizi konularında destek verdi.
Eren, 2015 yılından beri Denizli İhracatçılar Birliği, Aydın Sanayi Odası, Uşak Ticaret ve Sanayi Odası, Nazilli Ticaret Odası, İzmir Ticaret Odası, Afyon Sanayi ve Ticaret Odası, Dokuz Eylül Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü, Sakarya Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu, Adnan Menderes Üniversite İşletme Fakültesinde dış ticaret,  uluslararası  ticaret hukuku ve uluslararası ticari sözleşmelerin hazırlanması konusunda eğitimler vermektedir

Related Articles

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir