Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) tarafından ‘ekonominin beyni’ olarak tanımlanan Finans Hizmeti Sektörü, birçok fonksiyonu sayesinde ekonomilerin ihtiyaç duydukları gereksinimleri karşılar. Genel olarak bu fonksiyonlar; mal ve hizmet ticaretini kolaylaştırmak, tasarrufların / birikimlerin havuzlanıp ekonomiye kazandırılması, yatırımlar / projeler hakkında bilgi edinilmesi ve kaynak ayrılması, yatırımların izlenmesi, kurumsal kontrollerin gerçekleştirilmesi ve risklerin azaltılması veya dönüştürülmesidir.
Temeli üretime dayanan ekonomik faaliyetler, ister tarım, ister sanayi ister hizmet sektöründe gerçekleşsin, nihayetinde ‘finansal hizmetlere’ bağlıdır. Dolayısıyla gelişmiş bir finans hizmeti sektörü, bir ekonominin ihtiyaçlarını verimli bir şekilde karşılayacaktır ve ekonomik büyümeyi sağlayıp, mal & hizmet üretimini teşvik ederek ilgili ülkenin küresel rekabette önemli bir aktör olmasını sağlayacaktır.
Ekonomilerin bel kemiğini oluşturan Finans Hizmeti Sektörü, ülkelerin karşılaştırmalı üstünlük ve ticaret kaynağı olarak kabul edilmektedir. Bir ülkede gelişen finans sistemi, gelişmişliğini ihracatı ile kanıtlayabilir. ‘Gelişmiş Finans Hizmet Sektörü’ne sahip ülkeler, küresel rekabet gücüne sahip, Finans Hizmeti İhracatçısıdırlar’ dersek doğru söylemiş oluruz çünkü 2019 yılının ilk 10 Finans Hizmeti İhracatçıları; ABD, Birleşik Krallık, Lüksemburg, Singapur, Almanya, Çin (Hong Kong), İrlanda, Japonya, Fransa ve Kanada ‘dır. Küresel ticarette büyük söz sahibi olan bu ülkeler, gelişmiş finans yapılarına sahip olmakla, bu alanda lider ihracatçı konumundadırlar.
Bu ülkelerin içinde Singapur ve Çin gibi gelişmiş ülke statüsüne sahip olmayıp, Finans İhracatında lider konumda olan ülkeler de mevcuttur. O halde, ekonomilerin bel kemiği olan bu kilit sektörün ihracatı, doğrudan ekonomik gelişmişliğe değil de başka bazı spesifik noktalara işaret etmektedir.
Öncelikle kısaca iki soruya yanıt verelim:
- Finans Hizmeti İhracatı nedir ?
- Finans Hizmeti İhracatçılarının spesifik özellikleri nelerdir ?
İlk olarak, finans ihracatı somut bir mal ihracatı gibi, bir ülkenin siyasi sınırlarını aşıp, yurtdışındaki bir müşteriye ulaştırılan teslimattan farklı olarak; tam tersi, dokunulamayan ve görülemeyen soyut bir hizmet ürününün yabancı bir alıcıya arz edilmesidir. Finans Hizmeti kapsamındaki bu hizmet ürünlerine; mali danışmanlık hizmetleri, finansal kiralama hizmetleri, akreditif işlemleri, finansal türev sözleşmelerinin düzenlenmesi, borsa hizmetleri, finansal varlık yönetimi hizmetleri, birleşme ve devralma hizmetleri ve risk sermayesi hizmetleri örnek verilebilir.
Bu gibi hizmetlerin, yabancı bir müşteriye genellikle Online olarak yada Doğrudan Yabancı Yatırım (FDI) yoluyla, yurtdışında ticari bir varlık oluşumu ile (örneğin Hollanda menşeli bir bankanın Türkiye’de şube açması) arz edilmesi Finans Hizmeti İhracatıdır.
İkinci olarak, adını andığımız Finans İhracatçılarını, küresel rekabet ortamı altında, katma değeri yüksek bilgi tabanlı bu sektörde önemli bir aktör yapan özellikler son derece kritiktir.
Finans İhracatı’na giden yol, iç pazarın finansal gelişmişliğinden ve istifadesinden geçmektedir. Gelişmiş finans sistemine sahip bu ülkelerde başta belirttiğimiz temel finansal fonksiyonlar, sermaye birikimini ve ekonomik verimliliği arttırarak en iyi şekilde işler. Bu gelişmişlik, IMF ve Dünya Bankası’na göre, finansal kurumların ve piyasaların gelişmişliğidir. Bu kurum ve piyasalara ulaşılabilirlik, bunların derinliği, verimliliği ve istikrarı gibi başlıklar finansal gelişim çatısı altında birleşir ve ihracata giden yol açılmış olur. Nicel olarak örneklendirecek olursak, bir ülkedeki banka sayısı, banka varlıklarının miktarı, borsanın piyasa değeri, yabancı banka sayısı, hayat sigortası prim hacmi, emeklilik fonları ve diğer birçok gösterge mevcuttur.
Bankalar, finans hizmeti ihracatının ana temsilcileri olmalarına rağmen, esasında bu hizmetler, insan zekasının ürünüdür ve Lider Finans İhracatçıları, yetenekli ve eğitimli beşeri sermayeye sahiptirler.
Bunların yanı sıra, bu ülkelerde güvenilir, sağlam bir yasal zeminle birlikte gelişmiş teknolojik altyapı mevcuttur. Fikri mülkiyeti korumak, rekabeti arttırmak ve geniş bir finansal hizmet bilgisi akışını sürdürmek için bu kriterlere Finans İhracatçıları önem vermektedirler. Ayrıca bu ülkelerde iş yapma kolaylığı oranı yüksektir, bu sayede bu ülkeler yabancı yatırımcılar için cazibe merkezidirler. Bu ülkeleri tercih eden yabancı yatırımcılar bilirler ki, bu ülkelerde gelişmiş sigortacılık sistemi de mevcuttur ve bu sayede riskten korunma sağlayabileceklerinden emindirler. Gelen yabancı yatırımcılara sunulan sigortacılık hizmetleri de ayrıca ihracat sayılmaktadır.
Bir diğer spesifik şeffaflık ilkesidir. Dolayısıyla, yolsuzluk ve rüşvet faaliyetleri azdır.
Neticede, gelişmiş finansal kurum ve piyasalar, beşeri sermaye, yasal ve teknolojik altyapı, iş yapma kolaylığı ve şeffaflık gibi özellikler Finans Hizmeti İhracatçısı olabilmenin bazı özel şartlarıdır. Bu şartlar küresel rekabet gücü sağlamakla birlikte, ‘Finansal İnovasyonu’ da teşvik eder. Gelişmiş teknoloji, finansal aracılık hizmetleri ve gelen DYY faaliyetleri ile ‘doğru bilgi’ ye ulaşılıp, katma değerli finansal hizmetler üretilebilecektir.
Bahsedilen spesifik özellikler ile birlikte, Finans Hizmeti Sektörü gibi, bilgi tabanlı ve yeniliklere açık bir sektörde lider ihracatçı konumuna sahip olmak, küresel ve yerel büyümeye son derece büyük katkı sağlayacaktır. Özellikle gelişmekte olan ülkeler, rekabetçi bir sektör olan Finans İhracatına yönelirlerse, küresel anlamda Lider Finans İhracatçıları olamasalar bile, bu yolda yolsuzluk faaliyetlerinde azalış olabilir, yasal zeminin güçlendirilmesi sağlanabilir, teknolojik gelişmelere daha fazla önem verilebilir, eğitime verilen önem artarak nitelikli ve donanımlı insan sermayesi sağlanabilir ve yerel finansal sistem güçlendirilerek yabancı yatırımların artışı sağlanabilir. Nihayetinde, sermaye birikimi artar ve doğal olarak, Finans İhracatı’na giden yolda ekonomik ve sosyal gelişme sağlanır.