Uluslararası Ticarette Akreditif: Barındırdığı Riskler ve Alınabilecek Önlemler

Uluslararası Ticarette Akreditif: Barındırdığı Riskler ve Alınabilecek Önlemler

Uluslararası Ticarette Akreditif: Barındırdığı Riskler ve Alınabilecek Önlemler

İnsanoğlunun yerleşik hayata geçmesinden sonra üretim fazlasını takas yöntemi ile kullanması, ticaret kavramını hayatımıza dahil etmiştir. Ticaretin kolaylaşması ve yaygınlaşması ise paranın icadına dayanmaktadır. Gelişen ve büyüyen ticaret sonrasında ülkeler arasında ticaret açıkları meydana gelmiştir. Coğrafi keşifler ve merkantalist düzenden sonra, ticaret açıklarını gidermek adına, David Ricardo’ nun da “karşılaştırmalı üstünlükler teorisi” ile dış ticaret modelleri şekillenmeye başlanmıştır. 

Ricardo’ nun modelinde, dış ticaretin tarafı olan her iki ülkeye de fayda sağlayacağı tezi üzerinde durulması, dünyadaki algının ve düzenin dış ticaret üzerinde yoğunlaşmasında etkili olmuştur. Günümüz dünyasına kadar birçok yeni model geliştirilmiş ve bu geliştirilen teoriler doğrultusunda ülkeler dış ticaretin sağladığı avantajlardan maksimum oranda faydalanmaya çalışmaktadırlar.

Dış ticaretin ülke ekonomisine sağladığı avantajlar göz önüne alındığında, dış ticaretin asıl amacı olan ihracat gelirlerinin tahsili ve ödenmesine ilişkin uluslararası kabul gören kuruluşlar ve bu kuruluşların yayınladığı görüşler dış ticaret ödeme yöntemlerine yön vermektedir. Bu sebeple de dış ticaretin genel kuralları, ülkelerin gümrük mevzuatları ve dış ticaret ödeme yöntemleri gibi dış ticaretin konusu olan alanlarda firmaların bilgi sahibi olmasını zorunlu hale gelmektedir. Bu ödeme yöntemlerinden en çok kullanılan ve en çok açıklanmaya ihtiyaç duyulanı akreditiftir.

Akreditif bir şartlı ödeme yöntemidir. Akreditif açılış mesajında talep edilen şartlar ve bilgiler ile uyumlu olacak şekilde vesaikin akreditif açan amir bankaya ibraz edilmesi karşılığında amir bankanın ödeme yükümlülüğünü içerir.

Peki bu ödeme yöntemi kendi içerisinde ve ithalatçı ve ihracatçı firma açısından risk barındırmakta mıdır? Amir bankaya yapılan uygun bir vesaik ibrazı, ithalatçı olarak istediğiniz malın istediğiniz şartlarda geldiğini size temin eder mi? Akreditifin tarafınıza açılmış olması bir alacak taahhüdüdür anlamına gelir mi? Vesaik gönderimi aşamasında ve sonrasında karşılaşılabilecek riskler nelerdir? Bu soruların cevabı için öncelikle akreditifin ne olduğu ve neyi taahhüt ettiğini iyi anlamak gereklidir.

Bu soruların yanıtı aslında akreditifin UCP 600’ deki tanımında yer almaktadır. Akreditif metninde belirtilen şartların, ICC tarafından yayınlanan broşürlere uygun olacak şekilde hazırlanıp ibraz edilmesi durumunda amir bankanın varsa teyit bankası ya da görevini yaptığını belirten görevli bankanın ödeme yükümlülüğü doğar. Bu ödeme yükümlülüğü vesaike bağlı bir ödemedir. Vesaik kapsamında gelen üründen bağımsızdır. Bu hem akreditifin sürecini hızlandıran hem de bankaları gümrük operasyonundan kaynaklanan kontrol sürecinden uzaklaştırmaktadır.

Peki burada firmaları koruyan madde ya da şart nedir? Firmaları asıl koruyan belge ticaret başlamadan imzalanan sözleşmedir. Sözleşmede belirtilen şartlar ve maddeler kanun önünde sizi koruyan tek evraktır. Bu sebeple bazı firmalar, kontrat ve akreditif uyumlu hale gelmesine sağlamak adına, satış sözleşmesi ya kontratı akreditif metnine derç etmeye çalışmaktadırlar. UCP 600’ e göre, kontratın akreditif metninde yer alması bir anlam ifade etmemektedir. Bankalar iki firma arasında yapılan sözleşmeden bağımsızdırlar. Bu maddedeki amaç, yukarıda belirtildiği gibi akreditifin operasyonel yükünü azaltıp ödeme ve inceleme süreçlerini kısaltmaktır. Aksi durumda bankalar firmaların kendi arasında imzaladığı sözleşmelerin bir tarafı haline gelecektir.

Bankaların yalnızca kendilerine sunulan vesaikten sorunlu olmaları, gümrükten çekilen mal ile sunulan evrakın uyumsuz olması fraud işlemlere olanak sağlamaktadır. İlgili faturada yazan mal tanımı ile ithalatçının gümrükten çektiği mal arasında uyuşmazlık olsa dahi bankanın ödeme yükümlülüğü devam ettiği gibi, UCP 600 gereği bankaların bir sorumluluğu da bulunmamaktadır. Peki bu durumda ithalatçı firma olarak kendinizi nasıl koruyabilirsiniz? Gümrükteki mal ile sunulan evrakın uyumsuz olması durumunda bankanın dolayısıyla firma olarak sizin ödeme yükümlülüğünüz devam etmekte midir?

İthalatçı firma olarak fraud işlemlerde sizi, imzaladığınız sözleşme ya da kontrat korumaktadır. Bu sebeple kontratın en ince ayrıntısına kadar doğru ve eksiksiz hazırlanması her iki tarafın da yararına olacaktır. İhracatçı firma sözleşme şartlarına ve akreditifte sunulan vesaike uygun bir ürün göndermediyse, imzalanan sözleşme kapsamında ihracatçı firmayı dava ederek haklarınızı koruyabilirsiniz. Peki vesaikin bedelini ödemeden bu durumun önüne geçebilir misiniz? İşlemin vadeli ya da görüldüğünde olması fark etmeksizin, ödeme gününden önce mahkemeden alacağınız “ödemeyi durdurma” kararına istinaden amir banka ödemeyi gerçekleştirmeyecektir.

Peki akreditifin kendi içerisinde gümrükteki mal ile vesaikin birebir uyumlu olmasını sağlayabilir misiniz? Bu sorunun yanıtı olumlu olacaktır. Akreditif altında istenen belgeler ile bu tarz mağduriyetlerin önüne geçebilirsiniz. Bu belge, bir özel denetim firmasının ya da ithalatçı firma temsilcisini beyanı olabilir.

Denetim firmasının hazırlayacağı belge ile ürünün kontrolünü sağlamak istediğinizde, bu belgenin uluslararası geçerliliği olan bir denetim firma tarafından hazırlanmasını ve belgede akreditifin faturada belirtilen şartlara haiz olduğunu belirten bir beyan isteyebilirsiniz. Bunun yanında kontrol edilmesini istediğiniz şart ne ise, denetim firmasının hazırlayacağı belge ile bunu temin edebilirsiniz.

İkinci ihtimal olan, ithalatçı firma temsilcisinin beyanı ile kontrol sağlanmak istendiğinde ise, firmanın yetkilisi ihracatçı ülkeden mal yüklenirken, ürünleri kontrol edebilir. Ürünlerin uygun olduğunu belirten ithalatçı firma temsilcisinin beyanı akreditif altında istenebilir. Bu beyanda talep ettiğiniz ya da ürünlerde olmasını istediğiniz şartları da temsilcinin kontrolüne ve onayına sunabilirsiniz. Her iki durumunda da belgenin ibraz edilmemesi ya da istenen şatları içermemesi durumunda, akreditif rezervli olacak ve bankanın ödeme yükümlüğü ortadan kalkacaktır.

Peki bu kadar detaylı, işleme dahil olan her bir tarafın dikkat etmesi gereken, uzmanlık gerektiren konuların yer aldığı bir ödeme yöntemini popüler yapan etmenler nelerdir? Öncelikle, ihracatçı firma açısından düşünecek olursak, tanımadığı ya da kredibilitesine güvenmediği bir ithalatçı firma ile ticaret yapması kolaylaşacaktır. Akreditif şartlarına uygun bir vesaik hazırlaması durumunda, ithalatçı firma ödeme gücünde olmasa dahi, bankaların girdikleri taahhüt karşılığında ihracat bedelini temin edebilecektir. Aynı zamanda gönderdiği ürünlerin ithalatçı tarafından kabul edilmeme, gümrükte bekletilme gibi risklerden de arınmış olacaktır.

Uygun vesaik ibraz edilmesi durumunda, vadeli işlemlerde amir banka ya da teyit bankası ilgili vadede ödemeyi gerçekleştireceğine dair beyanda bulunurlar. Bu beyanı SWIFT mesajı ile ya da hazırlayacakları bir belge ile gerçekleştirebilmektedirler. Bankaların muteber kuruluş olmaları sebebi ile, bu “ödeme taahhüdü” geçerli bir alacak kaydı haline gelecektir. Ülkelerin kendi iç mevzuatlarının uygun olması durumunda bu “ödeme taahhüdü” başka bir finansör kuruluş ya da bir banka tarafından erken ödeme karşılığında tahsile alınabilmektedir. İhracatçı firma açısında bir diğer avantaj ise, bu sayede ödeme vadesini beklemeden alacağını tahsil edebiliyor olmasıdır.

İhracatçı firmaya sağlayacağı bir diğer avantaj ise, kırdırılabilir olarak açılan akreditiflerde, vesaikin görevli bankaya ibraz edilmesi durumunda, görevli bankanın uygun vesaiki satın almasıdır. Banka uygun vesaiki satın alarak, ilgili ödeme vadesini beklemeden, vesaikin bedelini belirli bir iskonto karşılığında ihracatçı firmaya öder. Görevli bankanın bunu gerçekleştiriyor olmasındaki sebep ise, vesaikin uygun olması ve akreditif şartı gereği amir bankanın ödeme taahhüdüne girecek olmasıdır.

İthalatçı firma açısından değerlendirecek olursak, kendi bankasının göndereceği akreditif mesajı ile ödeme garantisini ihracatçı firmaya sunmasıdır. Bu sayede herhangi bir başka evrak ya da beyana gerek kalmaksızın, ihracatçı firmaya bir teminat sunulmuş olacaktır. Bu da her iki firma arasındaki ticaret hızını arttıran bir unsur haline gelecektir.

İthalatçı firmalar akreditif sayesinde, ithal ettikleri ürünün istedikleri kalitede ve istedikleri şartta olmasını sağlamaktadırlar. Aksi durumda gelecek ürününün kalitesinde ve sunulan evrakların sahip olması gereken özellikler incelenmemiş olacaktır. Akreditif bu kontrol mekanizmaların sayısını arttırarak, ürünlerde ve ticarette belirli standartların yakalanmasını sağlamaktadır.

İthalatçı firmaya sağladığı avantajların yanında, aracı ve üretici firmalara da belirli kolaylıklar sağlamaktadır. Aracı ve üretici firmanın ayrı ayrı yer aldığı ticari ilişkilerde, transfer edilebilir akreditif kullanılmaktadır. Bu ödeme yönteminde, aracı firmaya açılan akreditif, aracının tercih ettiği asıl üretici firmaya kısmı olarak transfer edilmektedir. Üretici, malını hazırlayıp işleme ait evraklarını transfer bankasına ibraz ettikten sonra, aracı firma kendi düzenlediği faturayı transfer bankasına ibraz eder. Transfer bankası ise aracı firmanın ibraz ettiği faturayı, üretici firmanın faturası ile değiştirmek sureti ile, vesaikleri amir bankaya tahsil için gönderir. Buradaki asıl amaç, alıcı firma ile üretici firma bilgilerinin paylaşılmasını engelleyerek aracı firmanın mağdur olmasını engellemektir.

Transfer edilebilir akreditifler operasyonel olarak bankalar açısından risk barındırmakla beraber, üretici firma açısından da belli başlı riskler barındırmaktadır. Evraklarını uygun olarak ibraz eden üretici firma, alıcı firmanın evraklarını rezervli ya da geç ibraz etmesi durumunda ürünün bedelinin alamama riskiyle karşı karşıyadır. İhracatçı firma açısından ise, bilmediği bir firmanın ürettiği ürünü satın alacağından, ürünün kendisinden kaynaklanan riskler ile karşılaşabilmektedir.

Tüm bu avantajlar akreditifi tercih edilen bir ödeme yöntemi haline getirmektedir. Bu avantajların yanında kendi içerisinde bazı riskler de barındırmaktadır. Bu riskler ve bunlardan korunma yöntemleri konusunda firmaların bilinçli hale gelmeleri gerekmektedir. Bu sayede, sağladığı avantajlar dolayısı ile akreditifin kullanım alanı ve oranı daha da genişleyecektir.

Doğanay Pehlivan
Doğanay Pehlivan

2013 tarihinde İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat bölümünden mezun oldum. Yine aynı üniversitede International Trade and Finance bölümünde yüksek lisans yaptım. 2014 yılından beri Türkiye Finans Katılım Bankası Dış İşlemler Operasyon Müdürlüğü’nde görev almaktayım.

Related Articles

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir