Sakarya Üniversitesi Uluslararası Ticaret alanında yüksek lisans tezi yaptınız. Tezinizi
de uluslararası finans üzerine yazdınız. Türkiye’yi Sakarya Üniversitesi’ni ve bölümü
seçme nedenleriniz nelerdir?
En kısa cevap “Tamamen kısmet işi.” Neden Türkiye? Dürüst olmak gerekirse, Türkiye´ye gelmeden önce Türkiye hakkında çok az şey biliyordum. Dili hiç bilmiyordum, aile veya arkadaşlık bağım da yoktu, yani Türkiye’deki yaşam tarzı veya eğitim sistemi hakkında hiçbir bilgim yoktu. Türkiye Burslarının son başvuru tarihine iki hafta kala, bir öğrenci gezisi sebebiyle Türkiye’yi ilk kez ziyaret ettim. O gezide, İstanbul, Bursa ve Eskişehir’in en güzel yerlerini gezdim. Aklıma gelen ilk düşünce “Güzel bir ülkeymiş!”. Arnavutluk´a döner dönmez Türkiye Burslarına başvurmaya karar verdim. Neden Sakarya Üniversitesi? Türkiye Bursları aracılığıyla Türkiye’de öğrenim gören uluslararası öğrenciler için özel bir yerleştirme programı bulunmaktadır. Burs başvuru sonuçları açıklandığında çok kararsızdım. Birincisi, hayatımın yaklaşık üç yılını geçireceğim yer olan üniversite ve şehir hakkında hiçbir şey bilmiyorum. İkincisi, sunulan yüksek lisans programı Türkçeydi ve o zamanlar Türkçem hiç yoktu. Bu nedenle, karar vermek gerçekten zordu. Neden Uluslararası Ticaret? Ben finans, muhasebe ve işletme mezunuyum. Lisansta uluslararası ticaretle ilgili dersler görmüştüm ve çok sevmiştim. O zamanlar Türkiye’de uluslararası ticaret okumayı iyi bir fikir olarak görüyordum. Çünkü hem Türkiye uluslararası ticaret arenasında önemli bir aktördür hem de Arnavutluk-Türkiye ticari ilişkileri güçlüdür diye düşünüyorum. Gördüğümüz gibi, doktora araştırmam da aynı alanda devam etiğime göre, bu bölümü hala da seviyorum.
Peki YTB bursunun size avantajları olmuş muydu, size ne gibi fırsatlar sundular?
Aslında, Türkiye Bursları tamamen finanse edilen bir burs programıdır. “Türkiye Bursları öğrencilere yalnızca burs sağlayan değil aynı zamanda üniversite yerleştirmesi de yapan bir programdır. Ayrıca aylık bursun dışında uçak bileti, üniversite katkı payı, genel sağlık sigortası, yurt ve Türkçe eğitimi de burs kapsamında temin edilmektedir. Bunlara ilaveten öğrencilerin Türkiye’de bulundukları süre içerisinde düzenlenen sosyal, kültürel ve akademik programlardan da istifade etmesi amaçlanmaktadır”. Bu bursun amacı gerçekten çok güzel, özellikle Türk dilinin ve kültürünün tanıtılması için harika bir girişimdir. Ama tabii ki bunun uygulama kısmında birçok zorluk var. Örneğin bir Türkiye mezunu olarak Arnavutluk’a döndükten sonra oradaki Türk kurum ve dernekleriyle iletişim halinde olmaya devam etmeliydim. Ancak tüm çabalarıma rağmen bu olmadı ve 2017’den beri Türkiye veya Türkçe ile hiçbir resmi bağım kalmadı. Çok şükür Türkiye ile sosyal bağlarımı hala sürdürmekteyim. Sakarya Üniversitesi ile de iletişimim Hakan Tunahan Hocamızın sayesinde devam etmektedir, çok minnettarım. Gelecekte YTB bana ulaşırsa kendileriyle düşünce ve önerilerimi paylaşmaktan mutluluk duyarım.
Arnavutluk Üniversitelerinde eğitim araştırma ve projelerde çok önemli tecrübeler edindiniz. Eğitmen, akademisyen ve proje yöneticisi olarak görevler yaptınız. Bunlardan bahsedebilir misiniz? Arnavutluk ile Türkiye’nin yüksek öğretim modellerini karşılaştırdığında hangi benzerlik ve farklılıklar ön plana çıkıyor?
Arnavutluk’a döndüğümde, Avrupa Birliği’nin desteklediği projelerde hem araştırmacı hem de koordinatör/yönetici olarak çalıştım. Ayrıca, Tiran Avrupa Üniversitesi’nde Finansal Yönetim üzerinde ders veriyordum. O dönemde Avrupa’nın dört bir tarafında üniversitelerle çalıştım. Epey network geliştirdim ama ilk zamanlarda bizim üniversitemizin Türk üniversitelerle pek bağı yoktu. Bu nedenle, ağımızda en az 2-3 Türk üniversitesinin olmasını ve onlarla değişim veya araştırma projeleri gibi farklı programlarda iş birliği yapmayı gerçekten istiyordum. İlk deneyimimiz Koç Üniversitesi ile oldu ve Erasmus+ KA107 destek ile bir değişim programı projesini yürüttük. Aynı anda Erasmus+ KA2 (Capacity Building For Higher Education) projesine başvurduk ve bu projenin geliştirilmesinde yoğun bir şekilde yer aldım. Başvuru sırasında Kadir Has Üniversitesi’ni konsorsiyuma katılmaya davet ettim. Başvurumuz başarılıydı ve bu proje şu anda Arnavutluk ve diğer Erasmus+ program ülkelerinden (Türkiye, Belçika, Bulgaristan ve Yunanistan) 11 ortaklı bir konsorsiyum tarafından yürütülüyor.
Peki projenin kapsamı neydi?
Kısaca, ENGINE – “Engineering curricula modernization in renewable energy in Albanian Universities” bölgedeki yeni gelişme ve işgücü piyasası talebi doğrultusunda müfredatta yenilik yoluyla Arnavutluk’taki hedeflenen üniversitelerde Yenilenebilir Enerjiler Mühendisliği alanında Mesleki Eğitim ve Lisans müfredatının modernizasyonunu ve uluslararasılaşmasını amaçlamaktadır. Proje hakkında daha fazla bilgi için projenin resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz (https://engineproject.eu/).
Şu anda dünyanın en önemli işletme okullarından Kopenhag İşletme Okulunda (CBS)
doktora yapıyorsunuz. Akademisyen olmak isteyen ya da dünyaca bilinen bu okullarda yer almak isteyenler için serüveninizi anlatmak ister misiniz? Doktoraya nasıl başladınız, o süreç nasıldı?
Hayat mottolarımdan biri “Hayal et ve parla”. Doktora yapmak her zaman planlarım arasındaydı. Ancak doktora için çok net bir vizyonum ve planım vardı: yerleştirilmek değil, üniversiteyi ve programı seçen ben olacaktım. Bu nedenle 2020’de Times Higher Education üniversite sıralamasını kullanarak (konuya göre filtreleme – İşletme ve Yönetim) doktora yapmak için ilgilendiğim en iyi üniversitelerin bir listesini oluşturdum. CBS, listedeki önemli önceliklerimden biriydi. Bir üniversiteden teklif almadan önce birkaç doktora başvurusu yapmam gerektiğini düşünmüştüm ama çok şükür gerek olmadı. İlk ve tek PhD başvurum CBS oldu. CBS’nin çok rekabetçi bir ortam olduğunun farkındaydım ve bölümümden son teklif
gelene kadar beklentileri ve hevesi düşük tutmaya çalıştım. Ancak hayatın cesur insanları sevdiğine olan inancımı bir kez daha kanıtlamış oldum. Bir şey için hayal kuruyor ve çalışıyorsanız gerekli adımları atın ve o riski alın. Elbette dünya mükemmel değil ve hiçbir yerde %100 adil ve mükemmel sistemler yok. Fakat o riski göze alıyorsan muhakkak bir yerden bir şeyler çıkar. Belki birçok kez yenileceksiniz, hak ettiğini düşündüğün her şeye sahip olamayacaksın ama yine de hayallerinin peşine koşmaya değer. Hayallerinize ulaştığınızda, dünya çok daha güzel bir yere döner.
Peki doktora süreciniz tam olarak nasıl yürüyor? Biz de dışarıdan, çalışma olmadan doktora yapabiliyoruz. Sizde süreçler nasıl işliyor?
Burada doktora yapmak istiyorsan dört farklı yol var: PhD Fellow, Industrial PhD, dışarıdan PhD ve project-based PhD. Hepsinin farklı uygulama prosedürleri, kuralları ve düzenlemeleri vardır. Ben burada PhD Fellow olarak çalışmaktayım. Normalde Danimarka’da doktora süresi 3 yıldır (maaşlı) ancak 7 yıla kadar uzatabilirsiniz (4. yıldan itibaren maaşsız oluyor). Doktora yükümlülükleri kapsamında 30 AKTS’lik ders almamız, belirli bir saat ders vermemiz (yaklaşık bir yarıyıl tam zamanlı öğretim) ve yayınlanabilir dergi makalesi kalitesinde en az üç makale yazmamız gerekiyor. Tüm doktora ve açık iş pozisyonları üniversitenin web sitesinde (https://www.cbs.dk/en/about-cbs/jobs-cbs/vacant-positions) veya bölümün kendi resmi LinkedIn sayfalarında duyurulur. Bu röportajı okuyup CBS’de açık bir PhD pozisyonuna başvurmak isteyen bir öğrencimiz olursa, her zamanda süreç boyunca yardımcı olmaktan memnuniyet duyarım. Çekinmeden LinkedIn üzerinde bana ulaşabilirsiniz.
Kopenhag İşletme Okulu’nda eğitim ve araştırma süreçlerinde seni etkileyen ya da hayal kırıklığına uğratan bir durum oldu mu?
Nispeten uzun bir süredir farklı kültürlere ve çalışma ortamlarına bulundum. Şimdiye kadar hayattan öğrendiğim ana ders, dünya bölümlerinin uluslara, dinlere veya gelir düzeylerine dayalı olmadığıdır. Benim için dünya ikiye bölünür: iyi insanlar ve iyi olmayan insanlar ve her yerde bu iki çeşit insan ile karşılaşabilirsin. Tüm zamanımı ve çabalarımı doğru insanlara yoğunlaştırmaya çalışıyorum ve bu şekilde hayat güzelce akıyor. Bence bu hayata bakış açısına sahipseniz, bulunduğun kurum veya ortamın hiçbir önemi kalmaz. CBS’deki ve genel olarak Danimarka’daki deneyimlerime gelince, çok şükür şimdiye kadar büyük bir hayal kırıklığım olmadı, bundan sonra da umarım olmaz.
Şu anda hangi alan üzerinde çalışıyorsun ve bu alanı neden seçtin, bu alana seni neler yönlendirdi?
Lisanstan beri uluslararası ticaret ilgimi çekmişti aynı anda lisansta operasyon yönetimi, tedarik zinciri yönetimi, stratejik yönetimi vb. dersleri görmüştüm. Doktora için bunları birleştirmeye çalışıyorum. Özellikle pandemi döneminde ve sonra Rusya-Ukrayna savaşı başladığında, çok uluslu şirketler, küresel olarak dağıtılmış operasyonlarını yönetmek için birçok zorlukla karşılaştım. Birçok tedarik zinciri kesintisi yaşandı ve üretim tesisleri haftalarca kapatıldı. Bu da firmalar için çok büyük kar kaybı demektir. Son yıllarda en sıcak araştırma sorularından biri “Neyi nerede üretmeliyiz” oldu. Çok uluslu şirketler için en uygun küresel ayak izi hangisidir? Bu firmalar, hem verimli hem de dayanıklı tedarik zincirleri oluşturmak için küresel ayak izlerini nasıl yeniden yapılandırabilir? Bunlar doktora projemde cevaplamaya çalıştığım araştırma sorularından bazıları. Bu bayağı yorucu bir projedir ancak çalışmamla hem akademisyenlere hem de uygulayıcılara önemli katkılar sağlayabileceğim fikrini seviyorum.
Verilere ulaşmakta sıkıntı yaşıyor musun? Firmalar ile görüşmek veya verilere ulaşmak zor oluyor mu?
Genel olarak, ikincil veri kaynaklarına erişim nispeten kolaydır çünkü CBS çok zengin bir kütüphane veritabanına sahiptir. CBS’nin bize erişim izni vermediği veritabanları için de, iç veya dış kaynaklardan satın almak yine de mümkündür. Birincil veri toplama söz konusu olduğunda, bu neredeyse her araştırmacı için çok daha zorlu bir süreçtir. Birincil veri toplama için ağ bağlantıları gerçekten yardımcı olabilir. Bu yüzden, en çok kendi ağımı veya danışmanlarım ağlarını kullanmaya çalışıyorum.
Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Bu röportajı okuyacak ve kendisine daha iyi bir gelecek yaratma hayalleri kuran her genç için birkaç öneri ekleyebilirim. İlk olarak, hayatınızdaki sonraki akademik adımlarda rekabetçi olmak istiyorsanız not ortalaması gerçekten önemlidir. Örneğin, CBS´te bir doktora programına katılmak için not ortalaması seçim kriterlerinden biridir. İkinci olarak, eğitiminizi yurtdışında devam etmeyi hedefliyorsanız, tezinizi İngilizce olarak yazın. Genellikle başvuru klasörünüzün bir parçası olarak göndermeniz gerekir (en azından CBS’deki doktora açık pozisyonları için). Üçüncüsü, yabancı dil öğrenmek için daha fazla zaman harcayın. Özellikle uluslararası işletme diplomasına sahip öğrenciler için bu bir zorunluluktur. Son olarak, daha iyi bir gelecek için tek yol eğitimdir. Kendinizi, ailenizi ve ülkenizi seviyorsanız yapabileceğiniz en iyi yatırım daha iyi bir eğitim almak ve Türkiye’nin bilim ve bilgi elçisi olmaktır. Bahanelerle zaman kaybetmeyin, sınırlı zamanınızı fırsatlar yaratmak için kullanın ve onları değerlendirin. Hayat kısa ama yol uzun, bu yolculuktan en iyisini çıkarın.
Ornela Vladi – Arnavutluk doğumludur, Danimarka’da ikamet etmektedir. Lisans eğitimini Tiran Üniversitesi Uluslararası Finans ve Muhasabe bölümünde tamamlamıştır. Lisans eğitiminden sonra, Kanada Teknoloji Enstitüsü’nden Bilgi Sistemleri Yönetimi alanında yandal ile MBA derecesi aldı. Ardından Sakarya Üniversitesi’nde uluslararası ticaret alanında Prof. Hakan Tunahan’ın danışmanlığında ikinci yüksek lisans eğitimini tamamladı. Öğrenimi sırasında ve mezun olduktan sonra çeşitli kuruluşlarda çalışarak denetim ve kontrol, eğitmen, proje koordinatörü ve proje yöneticisi, araştırmacı vb. pozisyonlarda deneyim kazandı. Şu anda da Kopenhag İşletme Okulu´nda doktora yapmaktadır.